Yaratılıştan
ötürü olsa gerek, beynimiz her şeyi algılayamıyor. Bazıları hiç önemsemiyor
onlara da “tahtası eksik” diyoruz ya işte…
Oldum olası
kafama takılmış sorular var o boş olduğunu düşündüğüm kafatasımın içinde. Belki
de bunları düşünmeye çok erken başlamış ta olabilirim. Şu kadarcık ömrümde ise
en çok anlamadığım, hep yarıda bıraktığım konu ise sadece kader. Kader. 5
harfli, bizim gelecek, geçmiş ve şimdiki zamanımızı kapsayan, yapacaklarımızın hatta
yaşayacaklarımızın daha önceden yazılmış olduğunu belli eden kavram. Sözlükte
ki anlamı bu olmayabilir belki, ama benim için tek anlamı bu. Kader nedir ya?
Ne biçim bir
güç her şeyi ayarlamış olabilir? Eğer ayarlanmış ise olacak her şey, neden
yaşıyoruz ki? Ve eğer hiçbir şeyin bir planı yoksa eğer, hiçbir şeyin bir
getirisi, hayrı yok ise, neden bu kadar kötülük var hayatımızda, eğer
cezalarını çekmeyecek ise bu kötüler?
Bu konuyla
alakalı olan her düşüncem yanında küçük bir soru işareti ve üç nokta ile
sonlanıyor. Böyle sonlanmak zorundalar belki çünkü içinin boş olduğunu
düşündüğüm, yaklaşık 8 kg
ağırlığına gelen bu kafamda taşıdığım beynim bunu kavrayamıyor. Her bu konuyu
düşündüğümde, derinlere inmeye, kara sulara dalmaya başladığım an da, beynim, 404
NOT FOUND ERROR veriyor belki de.
Peki
değiştirebilir miyiz sizce alın yazımızı? Çıkmayan mürekkeple yazılmış bir yazı
nasıl değiştirilir? Hayatı karalayıp daha çok çıkmaza sokarak mı? Cevap bu
olmasa gerek, belki de bir “tipex”e ihtiyacımız var bütün kaderimizi silecek
olan. Ya da biz elimizle kazıyacağız o mürekkepli yazıları kalbimizin
duvarlarından. Azim, inanç, umut, bunlar belki de bize güç, kuvvet verecek
duvarları sökmemizde.
Bunlar la
beraber hayatının gidişatını değiştirmiş insanlar, kaderini güldürmüş, şeytanın
bacağını kırmış onca oyuncu. Ya bu da onların kaderiyse?
Ya oyunu
değiştirmek de bizim kaderimizse?
30.03.13 cumartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder