10 Haziran 2013 Pazartesi

Mızmız

“Varlıktan yokluk doğar” Cümlesi kadar benim halimi açıklayan başka bir cümle yok.
Bu cümleyi ise en çok “giyecek hiçbir şeyim yok!!!??!!”  dediğim zaman hatırlıyorum, hani içinden kıyafet taşan dolaba bakarken…

Dünya ortalamasına göre zengin sayıldığım, ihtiyacım olan her şeye sahip olduğum halde, ben, hala başka ihtiyaçlar üretiyorum, önüme gelen yemeklere mırın kırın ediyorum ve mutsuzluğumu belirtiyorum. Ben bunları yaparken, 7/24 tam anlamıyla şımarık olurken hep aklıma şu cümle geliyor; “Biraz nankörce davranmıyor musun?”. Ne kadar dışarıdan nankör, şımarık gözüksem de içimden o kadar çok düşünüyorum ki, o mutsuzluk cümlelerini söylerken. İçimden hep şunlar geçiyor; “senin bunları söylemeye hakkın yok, ya dünyanın geri kalanı, Afrika kıtası ne yapsın?”. Aslında Afrika kıtasına kadar gitmeye bile gerek yok. Aynı havayı soluduğumuz bu İstanbul da bile o kadar çok çocuk var ki benden daha zor durumlarda yaşayan. Benden daha zor durumlarda yaşayan ama gülen. Benden daha zor durumlarda yaşayan ama şikayet etmeyen, ailesine yardım etmeye çalışan…

Varlıktan yokluk doğar ise bence tam anlamıyla şu; ne zaman her şeye sahipsen, o zaman doyamazsın.  Ne zaman önünde kocaman bir ziyafet sofrası varsa o zaman aç gözlülük yaparsın. Önünde olan her şeyi yersin, yersin ve doymazsın. Aslında karnın o kadar çok doymuştur ki bir ısırık daha yesen kusacaksındır ama gözün doymaz. Bunun sonucunda ise karnını okşar ve bütün gece hazımsızlık çekersin. Ama masada sadece ekmek olduğu zaman öyle mi? Daha hiç öyle bir an yaşamadım şükürler olsun ama eminim ki birazcık ekmek bile o ekmeğin bulunamadığı günleri düşündürerek karnını doyurur.

 Ne zaman elimizde bütün imkanlar olduğunda daha fazlasını isteriz ve daha mutlu olacağımıza mutluluğumuz azalır. Halbuki, hiç bir şeyi olmayan insanlar, daha azıyla yetinen insanlar. Tamam büyük bir genelleme olacak belki ama ben kesinlikle benim kadar mırın kırın eden çocuklar olduğunu düşünmüyorum. Ben sınav haftalarında  halden hale girerken onların daha çok çabaladığını düşünüyorum. Ve bu ne kadar durumumu değiştirmesem de içten içe çok üzüyor. Kendimi ve mutsuzluklarımı, durgunluğumu düşündüğüm kadar düşünmesem de kafamdan geçmiyor değil.

 Yokluktan varlık doğar elbet. O küçük varlıklarla büyük mutluluklar yaşayanlar, kağıttan yelkenlisiyle deryalara açılanlar mevcut değil mi hala? 

22.04.13 (Annemin pırasa yemediğim için laf ettiği bir akşam)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder