3 Nisan 2013 Çarşamba

Piyonlarını gard al



Arkasından gizli örgüt kursam herkes yanımda olur ama her gün herkes yine de gülümsüyor, seviyor gibi davranıyor. Bu yaptığımız ne peki? Hem yüzüne gülüp hem sevmemek? Belki de hepimiz istiyoruz ondan kurtulmak, nefretimizi kusmak, gerçekleri söylemek ama arkamızda olanlardan emin olamıyoruz. Emin olamıyoruz destek almak için arkamıza baktığımızda karşımızda bulmayacağımıza…

Ben artık nefretimi kusmaya hazırdım nede olsa arkamda kaybedecek ne bir arkadaşım ne de bir örgütüm vardı. Kimsem yoktu. Ama artık gerek duymamıştım. Çünkü anlamıştım ki, anladım ki kimse onu sevmiyor! O sevilmiyor! Asıl psikopat manyağın teki o! O sevilmezken istediği kadar etrafta göbek atsın, kahkaha atsın isterse fink atsın. UMRUMDA DEĞİLDİ. Ben yanımda duranlara sahipken onun yanındakiler umurumda bile olmaz artık, isterse Monako prensi olsun yanında isterse İngiltere prensi. Harry’nin kendi kaybı onun tarafında olmaktı. Oysa ki benim yanımda o kadar çok arkadaşım vardı ki, onun sa sadece oynatacağı piyonları…   

Ama isterim ki o piyonları nasiplerini alsınlar, bir gün oyunun nasıl döndüğünü, stratejisini, nasıl kullanıldıklarını, arkadaşım dediğinin kim olduğunu, daha kaç piyonu oyun dışı bıraktığını anlasınlar. Satrançta Şah ile piyon aynı değere sahip değildir. Kendini şah, vezir sanan o oyuncunun yanında piyondan, atılıp verilecek bir taştan öte olmadıklarını anlasınlar.

Hayata satranç gibi bakan kişi, piyonlara değer vermeyebilir ama insanlara değer vermeyi öğrenecek elbet. Belki benden öncekiler öğretmedi. Belki bende öğretemeyeceğim ama bir gün karşısına öyle biri çıkacak ki hiçbir planı onu üstün tutamayacak. İstediği kadar insan kandırsın ya da yanında gülen bir sürü piyonu olsun. Kalbini açıp ta dürüst olmadığı sürece, insanlara değer vermeyip onlara komplolar kurduğu sürece hiçbir oyun kazanamayacak… 
26.02.13 salı