Yine düştüm yazma yollarına…
Yine aynı istek tabi ki; içimdekileri dökmek.
Konuşmak, garip sesler çıkarmak yeterli olmayınca yazmaya
başlıyorum galiba. Bir farklı oluyor sanki yaşadıklarım yazıya geçince. Neyse
yine uzattık, yazalım bari?
Onu ne kadar çok sevdiğimi tekrardan fark etme yolları….
Dırırırıırırırırırırım
Onu sevgilinmiş gibi diğerlerinden kıskanmak, hatta ona
sinirlenmek ama hiçbir şey diyememek . onu tekrardan kaybetmeyi göze alamamak .
Bu kişi kod adı “meme”.
Meme benim en yakın arkadaşım galiba, yada his olarak şu an
bana buğday tanem kadar yakın. Memeyi bir kere kaybettim ve şu an cicim
aylarını yaşıyoruz gibi. Onun ne kaybolmasını istiyorum ne de takıldığı diğer
kişilere benzemesini… Bunun için ise ne yapacağım hakkında hiçbir şey
bilmiyorum.
Her dakika onu hatırlamak için ondan manevi değeri olan
objeleri yanımda taşıyorum (ki kırdım yanlışlıkla…. L ) . Bu sayede her zaman onu
hatırlıyorum. Her bileğime bileklik
yaptığım kolyesine baktığımda, ilk, güzel hülyalara, güzel anılara dalıyorum sonra
ise “diğer” yaşadıklarımızı hatırlıyorum. O “diğer” kısmına gelene kadar
yüzümde oluşan gülümseme bir anda göz yaşı oluyor, düşüyor yastığıma, geometri
kitabıma…
Bu iyi mi kötü mü bilemiyorum. Eğer her hatırladığımda yaram
kabuk bağlayacak ise iyi ama her zaman ona bu konu hakkında 10 kez soracak
isem, İŞİMİZ VAR KANKA*-*